23 Eylül 2012 Pazar

Kafam Yüklü Döndüm

Ben bir şeyleri samimiyetle hissetmedikçe yapamıyorum. Bugün sabah bloga yeni bi şeyler yazma isteğiyle oturdum kahvaltı masasına. Neden bilmiyorum. Son gönderimin ne olduğunu bile hatırlamıyordum, bloga girerken. Merak edip öğrendiğim bir şeyi paylaşmamın üzerinden tam 4 ay geçmiş. 4 ayda neler değişmiş hayatımda, neler yaşamışım, dönüp bakınca şaşırdım şimdi. Oha, dedim, bu kadar oldu mu.

İşte bu yüzden okulun, işimizin, istemeden bağlandığımız her şeyin hayatımızdan çaldığını düşünüyorum. Daha lisedeyken de aynını düşünüyordum, kafasını derse gömenlere içten bir üzüntüyle, anlayamamazlıkla bakarken. Hayatımda 1 öğrenim yılı haricinde hiç ders çalışmadım o kadar, ve belki de bu sebeple, olmak istediğim her şey olamayacağım ilerleyen hayatımda. Bir masanın etrafında başarılarımı anlatamayacağım ben, hep olabileceklerim ama olamadıklarım olacak dilimin ucunda. Ama ben yaşadıklarımı anlatacağım, gittiğim gördüğüm, tecrübe ettiğim güzellikler olacak, gözümü hayata kaparken aklıma gelen. Beni isteyen istediği gibi anacak, ama ben birkaç saniye sürecek hayıflanmalarımın ardından bir Vasiliy vardı, bir Alyona vardı diyeceğim. Saçma hayatımda, alttan alacağım dersi değil, tadı damağımda kalan Охота'yı anacağım. Bu hayatı güzelleştirebildiğim kadar güzelleştirmeye bakacağım.

Yaklaşık 2 ay geçirdiğim Rusya'dan anılarımı da paylaşacağım bundan sonraki gönderilerde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder