Yukarıdaki tanım 'aşk evliliği-birlikteliği' türünün bir alt türüne tekabül eder ve kadın-erkek ilişkilerinde hiç de yabana atılmayacak miktarda yaşanan çekişmeli süreçlerin oldukça kısa bir özetidir.
Aşk anlatmayan ama aşkı anlatan bir film yapılmış bu konu üzerine. Kanaatimce yukarıdaki tanıma uygun bir birliktelik yaşayan çiftler otursa bu filmi izlese ileride yaşayabileceklerini göreceklerdir. Ryan Gosling'in çok seven sorunlu kocayı, Michelle Williams'ın güzel, çalışkan, işini evinden çok önemseyen kadını portre ettiği film boyunca düşüncelere daldım, hikayenin gerçekçiliğiyle kavruldum. Tartışma sahnelerinde pür dikkat kesildim, Cindy her arkasını dönüp gittiğinde ben de üzüldüm, Dean doktoru yumrukladığında ben de rahatladım.
Dean'in bayıldığım repliklerinden biri:
Bence erkekler kadınlardan daha romantikler. Biz evlendiğimizde 'o kızla' evleniyoruz. Çünkü "bu kızla evlenemezsem aptalım, o harika biri" dediğimiz kızı bulana kadar aramakta ısrar ediyoruz. Ama kızlar öyle bir noktaya geliyorlar ki, en iyi ihtimali seçiyorlar ancak. "Hmm, iyi bir işi var" diyerek evlenen kızlar tanıyorum. Tüm hayatlarını beyaz atlı prenslerini arayarak geçiriyorlar ve gidip iyi bir işi olan ve etraftan uzaklaşmayacak adamla evleniyorlar.
Dean'in bayıldığım repliklerinden biri:
Bence erkekler kadınlardan daha romantikler. Biz evlendiğimizde 'o kızla' evleniyoruz. Çünkü "bu kızla evlenemezsem aptalım, o harika biri" dediğimiz kızı bulana kadar aramakta ısrar ediyoruz. Ama kızlar öyle bir noktaya geliyorlar ki, en iyi ihtimali seçiyorlar ancak. "Hmm, iyi bir işi var" diyerek evlenen kızlar tanıyorum. Tüm hayatlarını beyaz atlı prenslerini arayarak geçiriyorlar ve gidip iyi bir işi olan ve etraftan uzaklaşmayacak adamla evleniyorlar.
Ama hayat ne garip my dear fellows, alıp başımızı çekip gitmek varken çabalamak ne kadar da çekici geliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder