Batıcı eğitim sistemimizin, medyamızın ve elit toplum değerlerinin kendisine yükledikleri ve kendisinden bekledikleriyle kafası şekillenirken içinde Doğulu içgüdüler taşımaya devam eden erkek bireylerimizin halleridir efenim:
- Sıkı deri pantolon ya da tayt giyen alımlı Türk kadınlarına saygılı duruş: Gerçekten de vücuduna güvenmekte haklı olan, ancak giydikleriyle erkeklerde 'ilgi' uyandıran kadınlara bir Batılı gibi hayranlık dolu anlık bir bakış sonrası konunun kendi işi olmadığı düşüncesiyle ilgisini muhtelif şeylere yönelten bireyimiz, kendi içinde söz konusu kadını başka hallerde hayal etme içgüdüsünü dizginleme savaşı verir.
- Spora yeni başlamış erkek masumiyeti: Kendisi sporun nasıl doğru yapıldığını bile bilmeyen ama sporun yüksek faydalarına erişmek maksadıyla spor salonuna yazılan bireyimiz, salon dolusu kaslı erkek yığını karşısında gözlerini kimsenin kaslarına fazla dikerek dikkat çekmemek amacıyla zaman zaman yerdeki fayansları, zaman zaman panolardaki yazıları inceler. Doğulu bir erkeğin salonun 'ağa babası' sporcularla iletişim kurmak/tanışmak yöntemini izlemekten imtina eder, bunlarla göz göze gelmekten kaçınır ve kendi sessiz cool'luğu içinde yalan yanlış kaldırır indirir gider.
- Tribünde/maç izlenen kafede amigonun davetine icabet ikilemi: Popüler kültürün bir gereği olarak, kendisini özdeşleştirdiği futbol takımının önemli bir maçını izlemeye giden bireyimiz, ortamı hareketlendirmek için yoğun ve azimli bir çaba sahibi olan amigoların "ayağa kalkmayan Fenerli olsun" tezahüratlarına, hatta oturanların direkt gözlerine bakarak atılan "bağırsanıza laayyn" nidalarını cool havasını bozarak umursayıp umursamamakta tereddütte kalır, ancak en sonunda bir kaç kez isteyerek/istemeyerek topluluğa uyar.
- Otobüslerdeki/duraklardaki sohbetkar dayılarla konuşurken ciddiyetini muhafaza çabası: Doğulu sıradan bir erkeğin samimiyet bağlamında en temel özelliği olan sokaktaki adamla muhabbet yeteneğine sahip olmayan bireyimiz, kendisiyle iletişim kurmaya çalışan 'kaçın kurası' abilerimizi geri çeviremez ve otobüs ve sair yerlerde sohbete girer. Sohbet sırasında kibar ağzını bozmaz ve sabırla -muhtemelen abartı içeren- tüm hikayeleri dinler, eğitimli bir birey gibi gülümser, durağına gelince silkelenir ve iner.
- Gecenin bir yarısı duvarları inleterek müzik dinleyen komşuya sabır: Elinde herkesin okumasının gerekliliğine inandığı kitabıyla huzurlu bir uyku öncesi evresi yaşayan bireyimiz, üst-alt kattan gelen efkarlı nağmelere istifini bozmadan sabretmeye çalışır ve müziğin kesilmesini beklerken, Doğulu genlerini titreten Orhan Baba bağlamasına ve duygusal sözlere kayıtsız kalmaya çalışır.
- 8 Mart Kadınlar Günü'nde şiddeti kınama duyarlılığı: Kendisi hayatı boyunca şiddete başvurmayacak olan erkeğimiz, zaten anlam veremediği kadına şiddeti yüksek perdeden kınar, hayatı boyunca ekmek parası kazanmaktan başka bir şey düşünmemiş bu erkekleri mağara adamı olarak niteler, kafaların değişmesi gerekliliğine iman ederek sahip olduğu kafasına şükreder. Aslı itibariyle savunduğu değerlerde haklıdır, efenim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder