7 Nisan 2013 Pazar

Hangi Arkadaşlık

Arkadaşlık ve sevgililik konusundaki düşünceleri sakat olan kişilerin eski sevgililer ve hayırsız arkadaşlardan şikayetçi olmaları beni hayli güldürür. Çıkar ilişkisine dayanan, emek verilmeyen, özen gösterilmeyen arkadaşlıklar; sevgiye değil hedonist düşüncelere dayanan sevgililer modern kent insanının "sosyallik" olarak adlandırdığı etkinliğin temel taşları olmuşlar. Benim gibi 'geleneksel düşünen mağara adamlarına' bunlar anlamsız gelmektedir.

Hafta sonu eklerinden hoşlandığım bir gazetenin magazin ekine göz gezdirirken ilgimi çeken bir başlık oldu dünkü gün: Arkadaşlıktan Soğutan Sebepler*

Ne anlatılmış acaba diyerek okumaya başladığım yazının henüz alt başlığında yazar kişi arkadaşlık konusundaki zayıf karakterini de ele vermekte: (...) Eee arkadaşsız da olmuyor, en iyisi az ama sağlam arkadaşa sahip olmak, güveneceğin kişileri iyi seçmek" demiş. E bi zahmet dedim kendi kendime.

Arkadaşlık dediğinin temel anlamı çoook geniş bi çevreye sahip olmak olan beyimiz temellerini sağlam atmadığı, kişiliklerinden çok ortam adamı oluşlarını önemsediği 'arkadaşlarından' yediği kazıkları yazmış. Görelim ne yazmış:

-"Yalnız ve mutsuz arkadaşınla, tapılacak karakterde birinin arasını yaparsın. Arkadaşın mutluluğu bulunca ilk tekmeyi sana atar!" Daha en başından kendi arkadaşını 'yalnız ve mutsuz' diye niteleyerek bu kişi için ne kalitede bir arkadaş olduğunu ortaya koymuş yazarımız. Madem adamın yalnız ve mutsuz olduğunu düşünüyorsun, onunla hayrına mı arkadaşlık ediyorsun? Ha yok, sevgili anlamında yalnız ve mutsuz diyorsan, sevgili kavramından vakit geçirmelik, anı yaşamalık, çabucak tüketilip yenisi bulunmalık bir varlığı anladığın belli. Yalnızlık, kişinin hayatının aşkını beklerken geçirdiği tek başınalığa denir benim lügatımda. Ayrıca tapılacak karakterde dediğin kişinin başına bu yalnız ve mutsuz adamı niye sardın be adam?! Arkadaşın sana tekmeyi atmakta haklı, o da bi hayır uğruna arkadaşlık etmiş demek ki seninle.

-"Kariyer sıkıntısındaki arkadaşınla iş bulana kadar maaşını paylaşır, işini de sen bulursun. Sırtını ilk olarak sana döner!" Kendi arkadaşına kariyer sıkıntısında diyerek, işini sen bulursun diyerek büyüklenmiyor musun acaba? Daha yardım ederken bile içten içe hayır yaptığını düşündüğün adamın ne derece iyi bir arkadaşı olabilirsin ki?

-"Birlikte iş yaptığın arkadaşına "Faydam olsun" der, destek çıkarsın, rahata erince o senin için aynı şeyi düşünmez!" Yine bir üsttekine benzer şekilde, arkadaşına destek çıkarken 'faydam olsun' demek, hele daha sonra aynı şeyi/karşılığını arkadaşından beklemek, hangi kaygılarla arkadaşlık ilişkileri kurduğunu gözler önüne sermiş. Destek çıkmışsın, o da fırsatını bulunca senin boyunduruğundan çıkmış, gayet normal!

-"Sürekli birbirinin arkasından konuşan iki arkadaşının arasında helak olur, ortamı yumuşatmaya çalışırsın; ara düzelince duble tekme yersin!" Sürekli birbirinin arkasından konuşan iki arkadaşın vardı ve sen bi de aralarını mı buldun? Oradan tez zamanda kaçmalıydın bence.

-"Aşkınla arkadaşının arasında kalırsan "Aşk geçer, dost kalır" der arkadaşını seçersin, sonra bir bakarsın arkadaşın aşkı sana tercih etmiş!" En çok bu cümleye ayar oldum genşler! Neresinden tutayım! İlk olarak aşk ile arkadaşlık birbirine tercih edilebilecek iki ilişki türü olarak görülmüş. İkincisi ise 'aşk geçer' şeklinde bir yargı var ortada. Ne diyeyim, kendisi de aşkı da arkadaşı da tek kelimeyle dökükler!

Bu muhterem zat bir de, kazık yemekten imanınız gevrer diye eklemiş yazının sonuna. Kendisi tamamıyla haksız değil elbet, başka birkaç başlık var haklı olduğunu düşündüğüm. Ama anlatmaya çalıştığım şey şudur sevgili yurttaşlarım: Arkadaşlık denilen güçlü bağ, dostluğa olabildiğince yakın olmalıdır. Arkadaşlıklar olabildiğince dostluğa yaklaştırılmalıdır. Bu yüzden arkadaşlıklar emek, fedakarlık, özveri ister. Gücü sınırlı olan insanın ise yüzlerce iyi arkadaş edinecek kuvvet damarlarında akmaz. Emek verilmemiş arkadaşlıklardan beklentiler yukarıdaki 'kazık'lardan daha iyimser tutulmamalıdır. Arkadaşlık, bir fayda beklenmeden kurulur. Bir iyilik yapıldıysa, maddi bir şey paylaşıldıysa bunlar anında unutulur ve arkadaş denilen şahısı kişi, kendinden ayrı tutmaz. Paylaşılan sırlar, dertler, fikirler başkasına açılmaz. Benim arkadaşlıktan anladığım budur.

Sevgiliden anladığım şeyleri anlatmaya ise bu ortam yetmez dostlar. Ne olmadığı söylenerek akıllardaki ihtimaller daraltılacak olursa, bir tercih meselesi yapılmayacak, hakkında aşk geçer denilemeyecek, öyle iki haftada tüketilemeyecek gönül bağıyla bağlanılan meleksi bir varlık olduğu söylenebilir.

* Yazının tamamı şurada görülebilir: http://cadde.milliyet.com.tr/2013/04/06/YazarDetay/1689924/arkadasliktan-sogutan-sebepler