27 Nisan 2014 Pazar

Saçlarımda Ot Böcekleri

Dün gece yattım. Erken kalkıp bi şeyler yapmalıyım diyerek.
Sabah erken kalktım. Gitmek geldi -artık- içimden. Sıcak bi şeyler görmeliydim.
Zaman azlığına, benzin parasına aldırmadım. Soyumun soy olduğu yere gitmek istedim.
Ne zamandır geçmediğim yolların birbirini takipleyen görüntüsü gözümün önünde, yola düştüm.
Kimseyi istemedim yanımda. "Sınavım var", "kütüphaneye gidecem" duymadım.
Yolda durdum, erzağımı aldım. Bira almadım.
Bir dere kenarı vardı bizim köye varmadan, dedim oralarda dururum.
Aheste aheste gittim. Arada durdum, sonra yine gittim.
Aklımdaki yere vardım. Bıraktığım gibi buldum.
Derenin en cıvıltılı yerinde durdum, üç beş hoturaf çektim. Sonra yerleştim.
Bir iki masumu eski dostum Kene'ye benzettim, paçalarımı çorabımın içine koydum, gömleğimin kollarını kapattım.
Eşek arısı geldi, ürktüm, kovaladım, kaçtım, kovalamadı. Bi küfür salladım.
Ötenleri kuş-karga sandım. Dereye vardım. Kurbağalarmış. Ne güzellermiş. Zaten severdim de, ne güzellermiş ya. Kelebekler gözümün önünden geçti, ben kurbağaları inceledim. Beni görünce önce bi şeyler anlattılar seyrelen çığlıklarla. Sonra sustular.
Gazetemi serdim, peyniri koydum, zeytini, cartı curtu. Hiç susmadı kurbağalar.
Oturdum. Sanki yıllardır ilk defa bu kadar sakin nefes aldım verdim.
Burada bulutlardan yalancı mahluk yok. Hava kapadı bi ara, yağmur geliyo dedim. Gelmedi. Bulutların soğuk yüzü 1 dk baktı yeryüzüne. Baktılar böcekler kayboldu ortadan, dayanamadılar, güneşe yol verdiler. Giderken bi ufak çiselediler.
Arabalar geçti yoldan, "bu nabıyo burda la" dediler, duymadım.
Burada çok derdim yok. En büyüğü, şu küçük domateslerden az daha alsaymışım. Neyse nektarinim var, lüks karışık kuruyemişim var. Fıstıksız karışık kuruyemiş mi olurmuş.
Kimseyi aramadım yanımda. Ekmeği de aramadım. Çayı da. Kitap okumadım. Onu evde de yaparım. Müzik açmadım, yolda açarım.
Topladım döküntümü. Bir çöp de ben atmadım. Yardım edenim olsa şişe, peçete, kağıt, kibrit ne varsa olanı da toplardım. Bir yardım eden aradım. Sonra salladım. Bi gün oraları temizlemeliyiz.
Beton arabaları dadanmış, hepsini aynı tepkiyle uğurladım.
Elimi yüzümü derede yıkadım, pınarda değil. Suyu burnuma çektim, tadını özümsedim. Pınarın suyundan tatlı tatlı içtim.
Rahatlığın tanımını yaptım, yürüdüm, oturdum. Kurbağalar öttü, kuşlar öttü, dere şırıldadı, ben bu saçma yazıyı karaladım. Unuturum la yoksa, biliyom.
Sonra... geldim bunu da buraya yazdım.
Bilin istedim, boktan dünyanızdan çok sıkıldım.