6 Ocak 2015 Salı

Passive Aggressive

Bunun bir film tanıtım yazısı değil, bir insani durumun ifadesi olması gerekiyor.

Fight Club'ı ilk izlediğimden bu yana 5-6 yıl kadar olmuş. Kafamın içinde dönen deli soruların üzerine bir çatı gibi konmuştu o zaman film. Hayata dair adını koyamadığım izlenimleri, öngörüleri, planları bir şekle sokmuştu. Yeraltımdan çıkınca gördüğüm her şeyi bulduğum bir felsefik görü olmuştu. Her sahnesini her repliğini ezber ettim sonra. Bilinçli değil, tekrar tekrar izlemenin sonucu olarak. İnsanların kültürel bir öğeyi hayranlıkla hayatlarının bir köşesine yerleştirmelerini saçma bulmaktan da vazgeçirmedi benim hikayeye düşkünlüğüm.

Bana pasif bir direnişin içine atlarken yardım etti film. Kimseye -çoğu zaman- karışmadan, kendimi, hayatımı, duygularımı, hayallerimi üretmemin, yapmamın, yaşamamın yoldaşı oldu gizliden. Rehberi değil ama yoldaşı, yol göstericisi değil ama uyarıcısı. Belli anlarda zihnimin derinlerinden gelir ve bir mırıltı olur dökülür dudağıma filmden-kitaptan bir replik. Bir şeyleri uyarladığım değil, fark edip kavradığım şeyleri ifade ederek. Eylemime başlık olarak.

Benim de zihnimde bir Tyler var, bir süredir duyabildiğim. Adı yok aslında, anlayın diye Tyler dedim. Platon falan da Daimon demişler işte zamanında buna. Aynı şey. Hayata ilişkin bana her anımda fısıldayan, dünyayı bana açıklatan, bir an durup baktığımda beni ben olmaya, istediklerimi yapmaya yönelten, beni bana uygun şekilde yaşatan, en asılı ise düşünmeye güç yetirten bir şeyim var.

Bunu ortaya çıkartırken oradaydı Fight Club ve Tyler Durden. Geç kalmadan, karmaşanın içinde kaybolup kendimden uzaklaşmadan biraz olsun görü elde etmeme yaradılar.

Bu kadar 'ben'li yazdıktan sonra çıkarılacak şey "filmi izleyin" olmayacak. İsterseniz izleyin, size faydası olursa ne mutlu. Faydası olmazsa da spora teşvik eder, ne bileyim.